Bir Savaş Muhabiri Olarak Kaçırılma Deneyimlerim
İçindekiler
- 👉 Giriş
- 👉 İlk Kez Savaş Bölgesine Giriş
- 👉 Saddam Hüseyin'in Düşüşünü Kapsayan İlk Savaş Deneyimi
- 👉 Afganistan'a Tehlikeli Bir Görev
- 👉 Doğumda Kadın Ölümlerini Kapsayan Hikayeler
- 👉 Savaş Fotoğrafçılarının Gücü ve Sınırlamaları
- 👉 Kadın Fotoğrafçı Olmanın Avantajları ve Zorlukları
- 👉 Anne ve Gazeteci Olarak Eleştirilerle Başa Çıkmak
- 👉 Sosyal Medya ve Savaş Fotoğrafçılığının Değişimi
- 👉 Bir Savaş Fotoğrafçısı Olarak Değişen Perspektif
- 👉 Gerçeği Savunmak ve Görevin Önemi
👉 Giriş
Merhaba! Ben Lindsey Dario, savaş fotoğrafçılığı ve insani konular üzerine çalışan bir fotoğrafçıyım. Bu yazıda, savaş bölgelerindeki deneyimlerimi ve savaş fotoğrafçılarının yüzleştiği zorlukları anlatacağım. Aynı zamanda, doğumda kadın ölümlerini kapsayan hikayeleri paylaşacak ve savaş fotoğrafçılığının gücü ve sınırlamaları üzerine konuşacağım. Kadın bir fotoğrafçı olarak deneyimlerimi ve yaşadığım zorlukları da paylaşacağım. Sizleri, benim perspektifimden savaş fotoğrafçılığı dünyasına davet ediyorum.
👉 İlk Kez Savaş Bölgesine Giriş
Savaş fotoğrafçılığına ilk adımı attığım zaman, Afganistan'da yaşayan kadınların Taliban yönetimi altında nasıl bir hayat sürdüklerine dair Batı'da yayılan düşünceleri merak ettiğim için oldu. İlk defa tamamen içeriğinden habersiz gittiğim bir savaş bölgesine, Eylül 11 saldırılarından sonra Afganistan'a gittim. Taliban rejiminin çöktüğü bir dönemde oradaydık ve o zamanlar gerçekten korkmuştum. New York Times çalışanı olan bir gazetecinin Pentagon'a arayıp aracımızı bildirmesi gerektiği bir noktada, bombardıman riskine karşı bilgi verildi. Bu an, burada nelerin ters gidebileceği konusunda farkındalık yarattı.
Bu deneyimden sonra, Saddam Hüseyin'in düşmesini kapsayan Körfez Savaşı'nda yer almak için 2003 yılında tekrar savaş bölgesine gittim. Bu gerçekten, savaş ve ölümün etkilerini ilk kez gördüğüm anlardan biriydi. Savaşta cesetlerle ve savaşın etkisini gösteren sivil kaçışları ve yaralanmalarla karşılaşmıştım.
👉 Saddam Hüseyin'in Düşüşünü Kapsayan İlk Savaş Deneyimi
Savaş bölgelerine giden yıllarım boyunca, Afganistan'daki Koreli Vadisi'nde yaşadığımız bir olay aklıma geliyor. Bu olayda, helikopterlerden Kanuni'ye atlarken ve sırtımıza her şeyi alarak altı gün boyunca yürürken Taliban tarafından pusuya düşürüldük. Bu, hayatımın en korkutucu anlarından biriydi. Bu süreçte üç asker vuruldu ve Çavuş Rugal öldü. O anlarda Rugal'ın silah arkadaşları, onu medevac helikopterine taşırken fotoğraflarını çektim ve çok duygusal anlar yaşandı.
👉 Afganistan'a Tehlikeli Bir Görev
Bir rehine gibi hissetmenin karmaşık bir yanı vardır. Hiçbir gücünüz olmadığı gerçeğiyle yüzleşirsiniz. Durumunuzu değiştirmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Libya askerleri bize casus olduklarımızı ve tüm gazetecilerin casus olduğunu söyleyip bizi öldürmekle tehdit ettiler. Bir noktada, yüzümüz üstü toprağa yatırıldık ve her birimize bir Kalashnikov dayatıldı. Uzun bir süre boyunca hayatımız için yalvarıyorduk. Hayatta kalmak için hayatta kalma moduna geçmek, doğal bir insani tepkidir. Benim şansıma, hayatı tehdit eden durumlarla karşılaştığımda çok sakin ve odaklı biri oluyorum.
👉 Doğumda Kadın Ölümlerini Kapsayan Hikayeler
2009 yılında, doğumda kadın ölümlerini kapsayan hikayelere odaklanmaya karar verdim. O dönemde yılda 500.000'den fazla kadının doğumda ölmesi gerçeği beni etkilemişti. Sierra Leone'ya gitmiştim ve orada tanıştığım hamile bir kadın olan Mama Si Se ile karşılaştım. Si Se, ikiz bebek bekliyordu ve ben onunla konuşurken kanaması olduğunu fark ettim. Sürekli olarak "kanıyor, çok kanıyor" diyordum, ancak ebebaşları sadece kanı temizlemeyi düşünüyorlardı. Kameramı bir kenara koyup doktoru sorduğumda, adamın ameliyatta olduğunu öğrendim. Kadının yanına geri dönüp onları doktorun yanına taşımalarını önerdim, böylece ameliyattan çıktığında orada olacaklardı. Ancak kadın maalesef hayatını kaybetti.
👉 Savaş Fotoğrafçılarının Gücü ve Sınırlamaları
Savaş fotoğrafçıları olarak, insanlara yardım etme ve durdurma gücümüz olduğu yönünde bir yanılsama vardır. Ancak gerçek, bu tür durumlarda yapabileceklerimizin sınırlı olmasıdır. Kadın bir fotoğrafçı olarak, özellikle Müslüman dünyasında çalıştığımda, bazı avantajlarım olduğunu söylemeliyim. Erkek meslektaşlarımın sahip olmadığı bir şekilde, insanların evlerine girmeme ve Müslüman kadınlarla daha uzun süre geçirebilme iznime sahibim.
Annem ve bir gazeteci olarak birçok eleştiriye maruz kaldım. Hamile olduğum ve bu yerlerde çalıştığım konusunda çok eleştirildim. Çoğu insan aslında çalıştığım hikayeleri bile sormuyordu. İronik olan ise genellikle hamile kadınları kapsayan hikayeleri çekiyordum ve savaş bölgelerinde çalıştığım kadınların hayatlarının karşısında tepki gösteren insan sayısı oldukça azdı.
👉 Kadın Fotoğrafçı Olmanın Avantajları ve Zorlukları
Sosyal medya, genç insanları veya farklı izleyicileri geleneksel medyada ilgi göstermeyecek konularla tanıştırmak için inanılmaz bir araçtır. Savaşın doğası değil, savaşın medya tarafından nasıl sunulduğu değişmiştir. Savaş fotoğrafçılarının sert ve duygusuz olduğu şeklindeki stereotiple, yıllar içinde tamamen zıt bir hal aldığımı fark ettim. Aslında, daha duygusal oldum.
İnsanlar sürekli olarak bana "cesursun" veya "korkusuzsun" derler, ancak kişisel olarak bu durumu tam tersi hissederim. Çünkü benim kapsamım kendime aittir ve oraya gitmeyi ve işimi yapmayı seçerim. Bu iş, gerçekleştirdiğim çalışmaya olan inancım sayesinde beni zorlu durumların üstesinden getirir.
👉 Anne ve Gazeteci Olarak Eleştirilerle Başa Çıkmak
Artık bir anne ve 44 yaşındayım ve bazı editörlerim annelerin veya kadınların savaş bölgelerine gönderilmesine inanmıyorlar. Bu, eleştirilere cevap vermek açısından bir sorundur. Hamile olarak bu yerlerde çalıştığımda birçok eleştiriyle karşılaştım. Ama çoğu insan hiçbir zaman ne tür hikayeler üzerinde çalıştığımı sormadı. Aslında, hamile kadınlara odaklanan hikayeleri çekiyordum ve savaş bölgelerinde çalışan kadınların yaşam koşulları hakkında çok az tepkiyle karşılaşıyorduk.
👉 Sosyal Medya ve Savaş Fotoğrafçılığının Değişimi
Savaş fotoğrafçılığına yıllarımı vermek, hayatın kırılganlığını anlamama yardımcı oldu. Hayatın ne kadar çabuk sona erebileceğini görmek, korkunç şeyler görmek, kimseye dilek etmeyeceğim anlardan bazılarını bana öğretti. Bunun sonucunda, sahip olduğum hayat için büyük bir takdir duymamı sağladı.
Sosyal medya, farklı hedef kitlelere geleneksel medyada dikkatlerini çekmeyecek konuları sunma konusunda inanılmaz bir araçtır. Savaşın doğası değişmedi, ama savaşın nasıl sunulduğu değişti. Savaş fotoğrafçılarının "sert ve duygusal olma" şeklindeki stereotipi, yıllar içinde tamamen zıt bir hale geldim. Aslında, daha duygusal oldum.
👉 Bir Savaş Fotoğrafçısı Olarak Değişen Perspektif
Örneğin, Başkan Trump'ı düşündüğümüzde, her gün sahte bilgilere dayandığını görüyoruz. İnançsızdır ve hiçbir dayanağı yoktur. Bu nedenle, gazetecilik işimizin daha da önemli hale geldiğini düşünüyorum. Onun söylediklerini ve yaydığı yalanları karşıtlamak için varız. Bunun yapmanın daha iyi bir yolu yoktur, orada olmak ve görevimizi yapmaya devam etmek.
Çok yıllardır bu işi yapmak, bana hayatın kırılganlığını anlama fırsatı verdi. Hayatın ne kadar çabuk sona erebileceğini gördüm. İnsanların karşılaştığı en korkunç şeylerden bazılarını gördüm ve kimseye iletmek istemem. Bu deneyim, sahip olduğum hayat için büyük bir takdir duymama yardımcı oldu.
👉 Gerçeği Savunmak ve Görevin Önemi
Bu işi yapmak, bana olaylara daha bir perspektif kazandırdı ve hayat hakkında daha fazla anlayışa sahip oldum. Hayatta ne kadar tehlikeli ve belirsiz olduğunu kavradım. Gözlerimin önünde yaşanan en korkunç şeyleri gördüm. Görevimizin önemini anlamak için bu deneyimler beni etkiledi. Başkan Trump gibi kişiler gerçekleri manipüle ettiğinde, görevimizin daha da önemli hale geldiğini hissediyorum. Onun söylediklerine ve yaydığı yalanlara karşı gelmek için orada olmalı ve görevimizi yapmaya devam etmeliyiz.
※ Bu makalede yer alan tüm ifadeler, benim kişisel deneyimlerime ve algılarıma dayanmaktadır.