Her Şeyin Başlangıcı: 1950'lerde Müzik
İçindekiler
- Soğuk Savaş ve Popüler Müzik
- Pop Müziğin Yeni Dalgası
- The Nashville Ses
- Rhythm and Blues'in Yükselişi
- Rock and Roll'ün Kökenleri
- Elvis Presley ve Rock and Roll Devrimi
- Diğer Rock and Roll İkonları
- Latin Amerika'da Müziğin Yükselişi
- Cazın Altın Çağı
- Müziğin Geleceği
🎵 Soğuk Savaş ve Popüler Müzik
1950'lerde dünya, ABD ve Sovyetler Birliği'nin liderlik ettiği iki bloğa bölünmüş, Soğuk Savaş'ın gölgesinde yaşamaktaydı. Bu dönemde popüler müzik, dünya genelinde birçok değişim ve dönüşüm yaşadı. Popüler müzik, toplumsal değişimlere ayak uyduran, gençlerin isyanını ve heyecanını yansıtan bir araç haline geldi. İşte 1950'lerde popüler müziğin gelişimi.
1. Pop Müziğin Yeni Dalgası
1950'lerin başında, büyük orkestraların hakimiyeti yerini yeni bir pop müzik türüne bırakmaya başladı. İtalyan melodilerinden esinlenen yeni bir popüler müzik akımı ortaya çıktı. Columbia Records'un müdürü Mitch Miller, popüler müziğin gelişimine yön verdi ve popüler sanatçıları country, rhythm and blues ve folk müziği ile kayıtlar yapmaya teşvik etti. Müzikal düzenlemelere ve albümlere yeni bir yaklaşım getirildi ve üç dakikalık müzikaller şeklinde kayıtlar yapıldı. Bu kayıtlar, Hollywood sinemasından büyük ölçüde etkilenen, canlı grupların sesini taklit etmeye çalışan kayıtların aksine, endüstrinin öncülüğünü yapmaya başladı. Popüler müziğin yeni dalga, şarkıların hikayesine veya her sözde ifade edilen duyguya odaklandı ve Frank Sinatra gibi sanatçılar bu yeni akımlardan etkilendi.
Pro: Sanatçıların ifade ettiği duygusallık ve hikaye anlatımı, dinleyicilerle derin bir bağ kurabilme imkanı sağlar.
Cons: Bazı eleştirmenler, bu yeni yaklaşımın müziğin gerçekliğini kaybetmesine ve yapay bir hale gelmesine neden olduğunu düşündü.
Popüler müziğin yeni dalga, Hollywood sinemasından etkilenen, duygu ve hikaye odaklı bir tarzı benimsemiştir. Frank Sinatra gibi sanatçılar, bu yeni akıma öncülük etmiştir.
2. The Nashville Ses
Popüler müziğin yanı sıra, 1950'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nin güney bölgelerinde country müziği de popülerlik kazanmaya başladı. Çalışan sınıf, basit formları, halk şarkısı sözlerini ve banjo, keman, harmonika gibi çeşitli gitar türleriyle çalınan enstrümanlarıyla country müziğini benimsedi. Afro-Amerikan, Meksika asıllı, İrlandalı ve Hawai müziği ise country müziğine olumlu etki yaptı. Radyonun öncülük ettiği birçok referans, Woody Guthrie ve Hank Williams gibi sanatçılarla ortaya çıktı. Bo Diddley, Buddy Holly, Jerry Lee Lewis gibi sanatçılar yeni bir tarzla rock and roll'u temsil ettiler. Nashville Ses, country müziğini çok milyon dolarlık bir endüstri haline getirdi. Bu endüstri, Amerikan toplumunun bir kesiminin taleplerini karşılamış olsa da, bu müziğin tamamen başka bir tarafı daha vardı.
Pro: Country müziği, basit formları ve geleneksel motifleri ile Amerikan toplumunda yer bulmuş ve birçok kişiye hitap etmiştir.
Cons: Bazıları, country müziğin homojen bir tarzı olduğunu ve diğer müzik türlerine açık olmadığını düşünebilir.
Nashville Ses, basit formu ve folklorik ezgileriyle country müziğini öne çıkarmış ve multi milyon dolarlık bir endüstri haline getirmiştir.
3. Rhythm and Blues'in Yükselişi
Amerikan toplumunun belirli kesimleri, kendi müziklerini yaratmaya devam etti. Afro-Amerikan toplulukları için, rhythm and blues (R&B) standart bir müzik haline geldi. Siyah Amerikalıların 1920'ler ve 30'larda Chicago, Detroit, New York, Los Angeles ve diğer endüstriyel merkezlere yaptıkları Büyük Göç, caz, blues ve ilgili müzik tarzları için yeni bir pazar oluşturdu. Fats Domino ve Little Richard gibi sanatçılar, başka bir müzik endüstrisi için temeller attı. İlk başlarda sadece Afro-Amerikanlar R&B kayıtlarını satın alıyordu, çünkü bu kayıtlar sadece kendi pazarlarında satılıyordu; ancak genç beyazlar da zamanla bu tarz müziği benimsedi.
Pro: Rhythm and blues, Afro-Amerikan kültürünün ifadesini sağlayan dinamik ve enerjik bir müzik tarzıdır.
Cons: Bazı kişiler, R&B'nin, sadece belli bir etnik gruba hitap ettiğini düşünüp, çok da yaygın olmadığını söyleyebilir.
Rhythm and blues, Afro-Amerikan kültüründe kök salmış, enerjik ve dinamik bir müzik türüdür. Bir dönem sadece Afro-Amerikanlar tarafından dinlenirken, zamanla genç beyazlar tarafından da benimsenmiştir.
4. Rock and Roll'ün Kökenleri
1950'lerin başında, Amerika'da bir fenomen yaşandı: Siyah müziği ile beyaz müziğin bir araya gelerek rock and roll müziği doğdu. Bu dönemde Amerika halen ciddi bir ayrımcılık politikası izlerken, müziğin birbirine karıştığı bu fenomen ortaya çıktı. Alan Freed adlı bir radyo sunucusu, 1951 yılında Cleveland, Ohio'da rhythm and blues (R&B) müziğini çeşitli ırklardan oluşan bir dinleyici kitlesi için çalmaya başladı ve çaldığı müzik tarzını tanımlamak için "rock and roll" ifadesini ilk kez kullandığı için bu müziğin babası olarak anıldı. Aynı dönemde, genç bir adam olan Chuck Berry, St. Louis'teki yerel kulüplerde yerel gruplarla çalışıyor ve gelir elde ediyordu. Berry, gençlik yıllarından itibaren blues müziği çalıyor ve T-Bone Walker adlı blues müziği oluşturan müzisyenden gitar riflerini ve tiyatral teknikleri ödünç alıyordu. Barry'nin göstericiliği, country melodileri ile R&B ezgilerini birleştirmesi, Nat King Cole tarzında söylemesi ve Muddy Waters tarzında bir parça daha eklemesi zengin bir kitleye hitap etmesini sağladı.
Pro: Rock and roll, siyah ve beyaz müzik tarzlarının birleştiği, enerjik ve çarpıcı bir müzik türüdür. Bu birleşim, Amerikan kültüründe dönüm noktası oluşturmuştur.
Cons: Bazı muhafazakar gruplar, rock and roll'ü, ırklar arası karışımı teşvik ettiği için tehlikeli olarak görmüş ve Amerikan kültürüne zarar verdiği düşüncesine kapılmıştır.
Rock and roll, siyah ve beyaz müziğin birleşmesiyle doğmuş, Amerikan kültüründe devrim niteliği taşıyan, enerjik ve çarpıcı bir müzik türüdür. Chuck Berry gibi sanatçılar, bu tarzı geniş kitlelere yaymıştır.
5. Elvis Presley ve Rock and Roll Devrimi
Rock and roll, 1950'lerin ortalarında yükselişe geçti ancak, onu popüler kültürün bir parçası haline getiren ve geniş kitlelere ulaştıran isim Elvis Presley oldu. Elvis, rock and roll'ü uluslararası bir popüler kültürel dil haline getirdi, müziği kültüre ve topluma taşıdı. James Dean gibi figürlerle birlikte, isyanın ve asi gençliğin sembolü haline geldi. Elvis, müziğin yanı sıra televizyon, radyo, dergiler ve filmler gibi çeşitli medya araçlarıyla desteklenerek, müzik endüstrisinde ticarileşme yolunu açan ilk yıldızdı. Rock and roll'un temellerini atan Elvis, endüstrideki birçok ikonu yıktı ve kendi kimliğini oluşturdu.
Pro: Elvis Presley, rock and roll'u popüler kültürün bir parçası haline getiren, müziği kitlelere ulaştıran ve müzik endüstrisinde ticarileşmeyi başaran ilk süperstar oldu.
Cons: Bazı muhafazakar gruplar, Elvis'in müziğini ve imajını Amerikan kültürüne zarar verici buldu ve alay konusu yaptı.
Elvis Presley, rock and roll müziğini popüler kültürün bir parçası haline getiren ve müzik endüstrisinde önemli bir yer edinen ilk süperstar oldu. Müziği ve imajı, Amerikan kültüründeki sınırları aşan bir isyan sembolü haline geldi.
6. Diğer Rock and Roll İkonları
Elvis Presley'in yanı sıra, 1950'lerde rock and roll müziğinin diğer figürleri de popülerlik kazandı. Sadece 16 yaşında olan Ritchie Valens, Meksika-Amerikan kültürünün kapılarını açtı. Buddy Holly, rock and roll için estetik ve ses tarzında sınırları zorlayarak sonraki nesli etkiledi. Diğer yerlerde de müzik, Amerikan kültüründen güçlü bir şekilde etkilendi. Avrupa'da, Amerikan kayıtları ve filmleri etkisiyle caz, swing ve geleneksel popüler müzik yerleşik hale geldi ve kendi rock and roll'unu üretmeye başladı. Latin Amerika'da da Amerikan kültürü etkisinde bazı rock and roll şarkıları çalındı. 1958 yılında Volare gibi hit şarkılarla Rock and Roll, Latin Amerika'ya ulaştı. Küba'da bolero, Brezilya'da bossa nova doğdu. Amerika doğumlu Puerto Rikolu Tito Puente, Latin müziğini bir adım daha ileri götürerek yeni perküsyon ve nefesli enstrümanları popüler Latin sesine dahil etti.
Pro: Rock and roll, dünya genelinde Amerikan kültürünün etkisini yayarak, yeni müzik tarzlarının ortaya çıkmasına neden oldu.
Cons: Bazıları, rock and roll'un çok hızlı bir şekilde popüler hale gelmesiyle beraber, müziğin kalitesinin azaldığını ve aynılaştığını düşünebilir.
Elvis Presley'in yanı sıra, 1950'lerde rock and roll müziğinde birçok önemli figür ortaya çıktı. Bu dönemde Amerikan kültürü dünya genelinde güçlü bir etki yaratırken, başka ülkelerde de kendi rock and roll türleri üretildi.
7. Latin Amerika'da Müziğin Yükselişi
Rock and roll'ün yanı sıra, Latin Amerika da müzikte büyük bir değişim yaşadı. Amerikan kültüründen etkilenen Latin Amerika'da, caz, swing ve geleneksel popüler müzik yerleşik hale gelmeye başladı. Bu dönemde Latin Amerika'da bazı rock and roll şarkıları da popülerlik kazandı. 1958 yılında çıkan Volare gibi şarkılarla Rock and Roll, Latin Amerika'ya ulaştı. Küba'da bolero, Brezilya'da ise bossa nova ortaya çıktı. Amerika doğumlu Puerto Rikolu Tito Puente, Latin müziğini bir adım daha ileri götürerek yeni perküsyon ve nefesli enstrümanları popüler Latin müziğine dahil etti.
Pro: Latin Amerika, Amerikan kültürünün etkisiyle kendi müzikal tarzlarını geliştirdi ve dünya çapında etkili müzik icracıları yetiştirdi.
Cons: Bazıları, Latin Amerika'da üretilen müziklerin, yerel kültürlere ait özgünlüklerini yitirdiğini düşünebilir.
Rock and roll'ün dünya genelinde yaygınlaşmasıyla birlikte, Latin Amerika da kendi müzik tarzlarını geliştirdi. Küba'da bolero, Brezilya'da bossa nova gibi tarzlar ortaya çıktı ve Tito Puente gibi müzisyenler Latin müziğine yeni bir soluk getirdi.
8. Cazın Altın Çağı
1950'lerin sonuna doğru, caz müziği önemli bir dönem yaşadı. Bu dönemde cazın tarihindeki en iyi albümlerden bazıları ortaya çıktı ve Amerika'nın doğu kıyısında önemli bir müzik sahnesi oluştu. Miles Davis, cazı blues köklerinden soyutlayarak daha çok Avrupa klasik müziğiyle benzerlikleri olan bir sese yönlendirdi. Bu müziğe eleştirmenler cool caz adını verdiler. Dinleyiciler, müziğin dingin ve rahatlatıcı sesine hayran kaldılar. Joyce Riley adlı bir eleştirmen 1953 yılında yaptığı bir röportajda bu müziği "cool ve sessiz" olarak tanımladı. Bunun üzerine cool terimi bu müziğe uygulanmaya başlandı.
Pro: Cool caz, Avrupa klasik müziği ile cazı birleştirerek yeni bir müzikal tarz yaratmıştır. Bu yeni tarz, dinleyicilere rahatlatıcı bir deneyim sunmuştur.
Cons: Bazıları, cool cazın caz müziğinin köklerinden uzaklaşarak müziğin ruhunu kaybettiğini düşünebilir.
Caz müziği, 1950'lerin sonunda önemli bir dönem yaşamış ve cool caz adı verilen yeni bir müzik tarzı ortaya çıkmıştır. Bu tarz, cazın gelmiş geçmiş en iyi albümlerinin yapıldığı döneme denk gelmektedir.
9. Müziğin Geleceği
1950'lerin sonuna gelindiğinde televizyon evlere daha fazla giriyor ve insanlar daha iyi günlerin geldiğini düşünmeye başladı. Ancak 1958'de, o zamanlar muhafazakar kesim tarafından sarsıntılarla çevrili olan Amerika'nın rock kralı Elvis, ülkesine hizmet etmek amacıyla kariyerine ara verdi ve gençler arasında büyük bir boşluk bıraktı. 3 Şubat 1959'da Buddy Holly, Ritchie Valens ve Big Bopper, Clear Lake, Iowa'daki küçük bir kasaba yakınlarında meydana gelen bir uçak kazasında hayatlarını kaybettiler. Bu olay, müziğin öldüğü gün olarak adlandırıldı.
Bu kayıplardan sonra gençler, yeni bir referans bekleyecekleri dönemlerde, müziğin bir süreliğine yasını tuttu.
Pro: Müziğin geçici bir süreliğine yasını tutması, gençlerin yeni bir referans arayışına girmesine ve müziğin yeniden doğmasına olanak sağlar.
Cons: Bazıları, gençlerin bu dönemdeki müzikal boşluğu dolduramamasının, gençler arasında hayal kırıklığına neden olduğunu söyleyebilir.
1950'lerin sonunda müzik, bir süreliğine duraklama dönemine girdi. Bu dönemde gençler, yeni bir referans bekleyerek müziğin yeniden canlanmasını bekledi.