Tanrı'nın Kendi Kalbi (1 Samuel 13)
İçindekiler
- Duruşunun önemi
- Saul'un hataları
- David'in şansı
- Tanrı'ya olan bağlılık
- Yüce Ruh'un lütfu
- Kutsal Korku ve Yüce Allah'a saygı
- Günaha meydan okumalar
- Allah'ın bağışlanmasının değeri
- İtirafta bulunmak ve sorumluluk almak
- Yüce Ruh'un yönlendirmesi ve yardımı
Saul'un Hataları ve Yansımaları
İçinde bulunduğumuz metinde, 1. Samuel 13 bölümündeki hikayeden bahsedilmektedir. Saul, ordusuyla Gilgal'da beklerken, çevrede toplanan Filistin ordusuyla karşı karşıyadır. Ancak, Tanrı'nın kendisine verdiği emirle Samuel'in gelmesini beklemesi gerekmektedir. Her geçen gün Samuel'in gelmemesiyle birlikte Saul'un askerleri kaçmaktadır. Saul, durumu kontrol etmek için kendi başına yakmalık sunu ve barış sunusunu sunma kararı alır. Bu, kâhine ait bir görev olduğu için büyük bir hatadır.
Saul'un bu hatası, onun Tanrı'ya olan bağlılığının ve güveninin eksikliğini gösterir. Saul, kendi iradesine ve kontrolüne dayanmayı tercih ederken, Tanrı'ya olan itimatsızlığını ve kendi kendini beğenmişliğini ortaya koymuştur. Bu, krallığını sonsuza dek sona erdiren bir karardır. Saul'un krallığının sona ermesi, Tanrı'nın onun yerine Tanrı'nın kendi kalbine uygun gördüğü bir lideri atamasıyla gerçekleşir. Saul'un hataları, bizi bir liderin Tanrı'ya olan sadakatine ve itaatine olan ihtiyacımızı hatırlatmalıdır.
David'in Şansı ve Tanrı'ya Olan Bağlılığı
Bununla birlikte, Saul'un hatalarının aksine David, Tanrı'ya olan bir bağlılığa sahipti. Metinde belirtilen, "Kalbimin kaverini yarat, yüce Ruh ile yeniden doğur, beni senin kurtuluşunun heyecanı ile yeniden sürdür ve cömert Ruh'unla beni destekle" (Mezmur 51:10-12), David'in pişman olmasını ve bağışlanmasını ifade eder.
David'in kalbi, Tanrı'dan tatmin edici bir şekilde başka hiçbir şeyin sağlayamayacağı bir şekilde Tanrı'ya yöneliktir. David, kendi suçunu kabul eder ve sorumluluğunu alırken, Tanrı tarafından bağışlanma için dua eder. David, suçu ile yüzleşirken, Saul'un aksine mazeretler yapmaz veya başkalarını suçlamaz. David, kusurlarını görür ve Tanrı'nın lütfuna olan ihtiyacını kabul eder.
David'in bu boyun eğme ve itaat tutumu, onun Tanrı'ya olan bağlılığını ve sadakatini gösterir. David'in affedilmesi ve kurtuluşu, onun kalbinin Tanrı'ya atfı ve ona olan bağlılığının bir sonucudur. David'in örneği, bize cezalandırıcı bir Tanrı'dan çok bağışlayıcı bir Tanrı'ya doğru ilerlememiz gerektiğini hatırlatmalıdır.
Kutsal Korku ve Allah'a Saygı
Bu metin aynı zamanda, Tanrı'ya olan kutsal bir korkunun ve saygının önemini vurgulamaktadır. Kutsal korku, Tanrı'nın yaratılışa olan üstünlüğünün ve gücünün farkında olmak anlamına gelir. Bu, Kendi yollarımıza gitmek yerine Tanrı'nın yolunu takip etmemizi sağlayan bir korku ve saygıdır. Kutsal korku, bizi yanlış yollara sapmaktan ve Tanrı'nın lanetinden kaçınmak için doğruyu seçmeye teşvik eder.
Samuel, 1. Samuel 13:13'te Saul'a, "Ne yaptın? Ah değersizlik! Rabbin, Tanrın'ın buyruklarını emanet ettiği uygula, Rabbin, Tanrın, İsrail'in tahtını senin soyundan sonsuza dek yüceltecekti. Ama bunu yapmadın…" (Çeviri: TTS) diyor. Bu sözler, Saul'un Tanrı'nın emirlerini takip etmek yerine kendi isteklerini ve arzularını yerine getirme yoluna gittiğini ve sevgiyle ve saygıyla hizmet etmediğini gösterir.
Tanrı'ya olan saygı ve kutsal korku, bizim Yaratıcımıza olan bağlılığımızın belirleyici bir unsuru olmalıdır. Bu, Tanrı'nın yasalarına, buyruklarına ve öğretilerine saygı göstermek, onlara uymak ve onları yerine getirmek anlamına gelir. Kutsal korku, bize Tanrı'nın buyruklarına, erdemlere ve değerlere sadık kalmamız gerektiğini hatırlatmalıdır.
Sonuç olarak
Bu metin, bizlere düşündürücü bir hikaye ve öğretici bir mesaj sunmaktadır. Saul ve David'in hataları, bizlere Tanrı'ya olan bağlılığımızın ve itaatimizin önemini hatırlatır. Saul'un hataları, Tanrı'ya olan sadakatimizi sınar ve bizlere kontrolümüzü bırakmamız gerektiğini öğretirken, David'in pişmanlığı ve bağışlanması, Tanrı'ya olan sevgi ve sadakatin önemini vurgular.
Kutsal korku ve saygı, Tanrı'nın üstünlüğünü ve gücünü kavramamızı sağlar ve doğru olanı seçmeye teşvik eder. Bu öğretiye dayanan hayatta kalmak ve liderlik yapmak için, bakış açımızı Tanrı'ya çevirmeli ve onunla ilişkimizi sağlamlaştırmalıyız.
Bu metin, bizlere Kurtarıcımız olan İsa Mesih'in kurbanı ve lütfuna olan ihtiyacımızı hatırlatır. Kurtuluşumuz, kendi çabalarımızla değil, İsa'nın tek kurbanıyla mümkündür. İsa'nın sevgisi ve bağışlaması, bizi kendi içinde olumsuz sonuçlarla karşılaşmadan günahımızdan arındırır ve bize kurtuluş ve yeniden doğuş sağlar.
Bu metindeki öğretici mesajları anlamak ve kavramak, İsa Mesih'e olan inancımızı ve sadakatimizi derinleştirir ve bizi daha fazla büyümeye ve Tanrı'ya olan bağlılığımızı geliştirmeye teşvik eder.