Tanrı'ya Hizmet Etmenin Önemi | Günlük İbadetler
İçindekiler
- Giriş
- Tanrı'ya Hizmet Etmenin Önemi
- 2.1 Tanrı'ya Hizmet Etmek
- 2.2 Kahvaltı ve Su Üzerine Tanrı'nın Bereketi
- 2.3 Hastalıkların Kaybolması
- Gün İçinde Tanrı'ya Nasıl Hizmet Edebiliriz?
- 3.1 Güne Tanrı'ya Hizmet Etmekle Başlayın
- 3.2 Tanrı'ya Hizmeti Öncelik Haline Getirin
- Tanrı'ya Olan Güvenimiz ve Bağlılığımız
- 4.1 Güvenilirlik ve Bağlılık İçin Tanrı'ya Bel Bağlamak
- 4.2 Tanrı'nın Bize Bakması
- İçimizdeki Hastalıkların Farkında Olmak
- 5.1 İçimizdeki Hastalıkları Tanımak
- 5.2 Kendimizi İyileştirmek İçin Adımlar Atmak
- 3 Önemli Meydan Okuma
- 6.1 İlk Meydan Okuma: Korku Yerine Tanrı'ya Hizmet Etmek
- 6.2 İkinci Meydan Okuma: Şükretmek ve Bereketlere Odaklanmak
- 6.3 Üçüncü Meydan Okuma: İçimizdeki Hastalıklarla Yüzleşmek
- Sonuç
- Kaynaklar
Tanrı'ya Hizmet Etmenin Önemi
Tanrı'ya hizmet etmek her gün yapmamız gereken en önemli şeydir. Sabah uyandığımızda aklımıza ilk gelen düşünce "Bugün Tanrı'ya nasıl hizmet edebilirim?" olmalıdır. Genellikle gün içinde, kendimizle ilgili düşüncelerimizin odak noktası oluruz: Ne giymeliyim? Kahvaltıda ne yemeliyim? Ancak bu ego merkezli düşünce tarzını tersine çevirmeli ve kendimize "Bugün Josiah'a nasıl sevgimi gösterdim?" sorusunu sormalıyız. Ona dinlenme zamanı tanımak için bilinçli miyiz? Kendisini mutlu edecek bir şey yapmaya fırsat verdi miyiz? Kendimize olan düşkünlükle kendimizi merkeze alan bir dünyada yaşamak çok kolaydır. Örneğin, COVID-19 salgınında, birçoğumuz kendi korkularımıza hizmet ederken Tanrı'ya hizmet etmekten uzaklaştık. Ancak gün içinde Tanrı'ya hizmet etmeyi en önemli görevimiz haline getirirsek, o zaman kendimize açıklayacağı ödülleri bizimle paylaşacağına söz veriyor. "Bereketli ekmek ve su vereceğim" şeklindeki vaadi gerçekleştirecektir. Eğer markete gitmediyseniz, umarız tuvalet kağıdınız ve el dezenfektanınız vardır. Yoksa, zor durumda olanlardan olabilirsiniz. Karanlıkta olanların ışığı görmesi için Tanrı'nın bereketine güvenmeniz gerekebilir. "Çölde bile su vereceğim" şeklindeki vaadi unutmayın. Sadece Tanrı çöle su verebilir, sadece O ekilemeyen topraklarda bile ekmek sağlayabilir. İsrailoğulları, su ve ekmek vaadine inanmalı, etraflarına bakıp bunları bulamayacaklarını bilmelilerdi. Onlar, Tanrı'ya güvenmek zorunda kaldılar ve Tanrı, ihtiyaçlarını karşılamak için onlara güven verdi. İçtiğimiz su veya yediğimiz ekmek konusunda büyük endişelerimiz olmayabilir, ancak bu ayet Mısır'dan kölelikten kurtarılan İsrailoğulları hakkında konuşuyor. İsrailoğulları olarak bu vaatte bize de bir payımız olduğunu bilmeliyiz. Sadece Tanrı, çölde su sağlayabilir ve ekilemeyen topraklarda bile ekmek verebilir. Bu nedenle, ihtiyaçlarımızı karşılamak için Tanrı'ya güvenmeliyiz. Ayetin son kısmı, Tanrı'nın hastalıklarımızı alacağından bahsediyor. İnanılmaz bir vaat! Ancak Tanrı'nın onu alması için hastalığın varolması gerekmektedir. Şu anda hastalıkların etrafımızda ne kadar yaygın olduğuna odaklandığımız için içimizdeki hastalıkları göremeyebiliriz. Hepimizin içinde hastalıklar var, çünkü bencillik, endişe, sevinçsizlik, karşılaştırma gibi. Bu yüzden bugün size üç meydan okuma sunuyorum: İlk olarak, korku yerine Tanrı'ya hizmet etmeyi seçin. Sabah uyandığınızda kendinize "Bugün Tanrı'ya nasıl hizmet edebilirim?" sorusunu sorun ve düşünce şeklinizi değiştirin. İkinci olarak, bereketlere "merhaba" deyin. Şükredin ve bu bereketlere odaklanın. Hastalıklara "hoşça kal" deyin. Çevrenizdeki hastalıklara odaklanmak yerine içimizdeki hastalıkları tanıyın ve iyileşin.