Kas Doku ve Kayma Filament Modeli
Başlıklar ve içerik:
İçindekiler
- Kas Dokuları
1.1. Kalp Kası Dokusu
1.1.1. Yapısı ve İşlevi
1.2. Düz Kas Dokusu
1.2.1. Yapısı ve İşlevi
1.3. İskelet Kası Dokusu
1.3.1. Yapısı ve İşlevi
- Kasların İsimlendirilmesi ve Düzenlenmesi
2.1. Lokasyon veya Şekile Göre İsimlendirme
2.2. Orijin ve İnsersiyon
2.3. Kasların Çalışma Durumları
2.3.1. Agonist ve Antagonist
2.4. Kasların Kontraksiyonu ve Adım Başı Açıklama
2.4.1. İnce Filamentin Kayması
2.4.2. İnce Filamentin Bağlanma ve Ayrılma İşlemi
2.4.3. ATP'nin Rolü ve Düzenleme Mekanizması
- Bio'da Kasların Sürdürülmesi ve Regülasyonu
3.1. Troponin ve Tropomiyozin
3.1.1. Troponin'in Kalsiyum İle Etkileşimi
3.1.2. Tropomiyozin'in Pozisyon Değişimi
Kas Dokuları
İnsan vücudu birçok farklı kas dokusuna sahiptir. Bu kas dokuları, kalp, sindirim sistemleri ve iskeletimizde yer alır. Kas dokuları, yapıları ve fonksiyonlarına bağlı olarak farklı şekillerde sınıflandırılabilir.
Kalp Kası Dokusu
Kalp kası dokusu, adından da anlaşılacağı gibi kalpte bulunur. Bu kas dokusu, dallanan ve çizgili yapıya sahiptir. Her bir hücrede yalnızca bir çekirdek bulunur. Kas liflerinin uçlarında "aralıklı diskler" adı verilen özel yapılar bulunur. Aralıklı diskler, kalp kas dokusunun düzenli bir dalga şeklinde kasılmasını sağlar. Kalp kası dokusu, istemsiz bir şekilde çalışır, yani bilinçli bir kontrol gerektirmez.
Düz Kas Dokusu
Düz kas dokusu, adından da anlaşılacağı gibi pürüzsüz bir yapıya sahiptir. Yani çizgili değildir. Her bir hücrede yalnızca bir çekirdek bulunur ve hücreler orta bölgede genişleyip her iki uçta sivrileşir. Düz kas dokusu sindirim sisteminde, damarlar ve idrar torbasında bulunur. Bu kas dokusu da istemsiz olarak çalışır, yani bilinçli bir kontrol gerektirmez.
İskelet Kası Dokusu
İskelet kası dokusu, en çok bize tanıdık gelen kas dokusudur. Biceps, triceps gibi kasları düşününce genellikle iskelet kası dokusunu hatırlarız. İskelet kası, kemiklere veya cilde bağlanan ve istemsiz bir şekilde kontrol edebildiğimiz bir kas türüdür. İskelet kası lifleri, çizgili veya çizgilere sahip uzun silindirlerdir. Her bir hücrede birden fazla çekirdek bulunur. Tüm kas dokuları gibi iskelet kası da esnek, genişleyebilir ve kasılabilir özelliklere sahiptir.
Kasların İsimlendirilmesi ve Düzenlenmesi
Birçok iskelet kası, bulundukları yer veya şekillerine göre isimlendirilir. Bu kasların isimlerinde Latin veya Yunanca kökenli kelimeler genellikle kullanılır. Örneğin, "rectus femoris" adında bir kas uylukta bulunurken, "rectus abdominis" karın bölgesi kasıdır. Yunanca harfi delta gibi şekle sahip kaslar ise "deltoid" adıyla anılır. Kasların isimlerini ve konumlarını gösteren güzel diyagramlar bulunmaktadır.
Bir kas, birden fazla kemik üzerinde etki yapabilir. Kemik üzerinde hareket edecek bölüm "insertion" olarak adlandırılırken, hareketsiz bölge "origin" olarak adlandırılır. Bir hareket için birden fazla kas görev alabilir. Çalışmayı yapan kas, "prime mover" olarak adlandırılırken, karşıt kaslar ise "agonist" olarak adlandırılır. Kasların kontraksiyonu ve detaylarına daha fazla odaklanacağız.
Kasların Kontraksiyonu ve Adım Başı Açıklama
Kasların kontraksiyonu, kas hücrelerinin içindeki yapılar arasındaki etkileşim tarafından gerçekleştirilir. Kas hücreleri, birden fazla "miyofibril" içerir. Miyofibrillerin tekrarlayan bölümlerine "sarkomer" denir ve sarkomerlerin düzenlemesi, iskelet kasının çizgilendirilmiş görünümüne katkıda bulunur. Kontraksiyonun nasıl gerçekleştiği ile ilgili bilgiler, "kayma filament modeli" olarak bilinen bir teori etrafında toplanmıştır.
Her bir kas lifi içindeki sarkomerlerde, ince filamentler olarak bilinen "aktin" proteinleri bulunur. Sarkomerlerde ayrıca "miyozin" adı verilen kalın filamentler de bulunur. İki filament de kas kontraksiyonunu sağlamada önemli bir role sahiptir. Kasılmanın gerçekleşmesi için sarkomerin kısalması gerekmektedir, ancak ince ve kalın filamentlerin kendisi kısalma yapmaz. Kasılmanın gerçekleşmesi için ince ve kalın filamentlerin birbirinden kayması gerekmektedir.
İnce filamentler, aktinlerden oluşur. Kalın filamentler ise miyozinlerden oluşur. Aktin ve miyozin, yan yana geçerek kasın kasılmasını sağlar. Aktin ve miyozin arasındaki etkileşim, miyofibrillerin kaymasına ve sarkomerin kısalmasına neden olur. Bu süreçte ATP'nin rolü büyüktür ve ATP'nin birliği, miyozin ile aktin arasındaki bağı kuvvetlendirir veya gevşetir. Kasılıp gevşemesi için ATP'ye ihtiyaç duyulur.
Kas kontraksiyonu sırasında yüzlerce miyozin başlığı aktin ile bağ kurar ve bunlar birer kürek gibi hareket eder. Bu hareket, aktin filamentin sarkomer merkezine doğru kaymasını sağlar. Akabinde yeni bir ATP molekülünün miyozin başlığa bağlanmasıyla miyozin başlığın aktinden ayrılması gerçekleşir. Bu ATP olmadan mümkün olmaz ve bu nedenle ATP'nin eksikliği durumunda kaslar "rigor mortis" olarak bilinen bir sertleşme durumu gösterir.
Kas kontraksiyonu sırasında yüzlerce çapraz köprü oluşur ve bu köprülerin sürekli olarak oluşup kırılmaları aktin filamentin orijinal konumuna geri dönmesini engeller. Bunun yanı sıra, kasın sürekli olarak kasılıp gevşemesini önlemek için düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler, aktin üzerinde bulunan bir regülatör protein olan "tropomiyozin" ve daha fazla regülatör proteinden oluşan bir "troponin kompleksi" ile sağlanır. Aktin ile miyozin arasındaki bağlanma yerlerini bloke eden tropomiyozin, aktin ile miyozin arasındaki bağlanmayı engeller. Ancak, bir sinir hücresi, kası uyararak kalsiyum salınımını tetikleyebilir. Bu kalsiyum iyonları, troponine bağlanır ve tropomiyozin aktin bağlantı noktalarını serbest bırakır. Böylece, miyozin başlıkları aktine bağlanabilir ve kasılma gerçekleşebilir.
İskelet kaslarının kontraksiyon mekanizması oldukça karmaşıktır ve çok sayıda moleküler yapı ve etkileşim içerir. Bu süreçler sayesinde, kaslarımız bilinçli bir şekilde kontrol edebilir ve çeşitli hareketleri gerçekleştirebilir.